Deyrulzafaran Manastırı

Süryani Ortodoks cemaatine ait olan Deyrulzafaran Manastırı, Mardin ili merkezinin 3-5 km doğusunda yüksekçe bir tepede bulunmaktadır. Mardin ovasına hakim bir noktada bulunan manastırın üç yönü dağlık olup yalnızca güneyi açık arazidir.

Mardin’e yakın olduğu için çokça ziyaret edilen manastır 5. yüzyıldan başlayarak farklı zamanlarda yapılan eklentilerle günümüzdeki haline dönüşmüştür.

Deyrulzafaran Manastırı, Süryanilerin tarihi ve dini değerleri arasında bugüne kadar ayakta kalabilmiş seçkin bir yapı olup 640 yıl boyunca dünya Süryani Ortodoks patriklerinin merkezliğini yapmıştır. Manastırın ilk yapılış tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte Süryani kaynakları manastırın tarihini İsa’dan önceki döneme götürmektedirler. Manastırın milattan önce Güneş Tapınağı sonrasında ise Romalılarca kale olarak kullanılan bir alan üzerine inşa edildiği bilinmektedir. Romalılardan sonra ise Mor Şleymun bu yapıyı 5. yüzyılda manastıra çevirip bazı azizlerin kemiklerini buraya getirmiştir. Bu sebeple manastır ilk olarak “Mor Şleymun Manastırı” adıyla daha sonraki dönemlerde “Hananyo” veya “Mor Evgin” adlarıyla anılmıştır.

Manastır 15. yüzyıldan itibaren sarı ve yeşil çiçekleri olan safran bitkisiyle anılmaya başlanarak Deyrulzafaran (Safran Manastırı) adını almıştır. Rivayete göre yapının harcında safran (zafaran) bitkisi kullanılmış ve yapı sarı rengini bu bitkiden almıştır. Başka bir rivayete göre ise yapının etrafında safran bitkisi çok yaygın olduğu için manastır bu adla anılmaktadır.

MS 520 yıllarda adı duyulmaya başlanan Deyrulzafaran Manastırı aralıklı olarak birçok kez Süryani Ortodoks patriklerine ev sahipliği yapmıştır. Manastır 9. ve 10. yüzyıllarda altın çağını yaşamış ve rahiplerin sayısı 80’e kadar çıkmıştır. Diyarbakır’da bulunan patriklik merkezi 1056 yılında buraya taşınmış ve 1091’e kadar burada kalmıştır. Daha sonra ise Mikhail tarafından taşınan patriklik merkezi 1293 yılından 1932’ye kadar – Suriye’nin Humus kentine taşınana kadar- burada kalmıştır.

Deyrulzafaran Manastırı’nın en büyük özelliği,  Türkiye ve Suriye’de hizmet vermiş 52 metropolit ve patriğin mezarının manastırda özel yapılmış odalarda (mezarlarda) gömülü bulunmasıdır.

Manastırın dört çevresinde eyvanlar, ortasında geniş ve eski iki sarnıç vardır. Bu sarnıç dışarıdan getirilen pınar suyunun fazlası akıtılarak doldurulmaktadır.

Doğu ve batı kısımları iki katlı olan manastırın güney kısmı ise üç katlı ve nispeten daha güzel yapıdadır. Patrik, metropolit ve rahiplerin odaları bu kısımda bulunmaktadır. Manastırın en eski mekanı, avlunun altında bulunan geniş salondur. Manastır sakinlerine göreyse bu mekân, İsa’dan önce, güneşe tapan Şemsiler tarafından inşa edilmiştir.

İki avlulu manastırın içerisinde Mor Hananyo (Kubbeli Kilise),  Meryem Ana Kilisesi ve  Azizler Evi’nin yanı sıra bir de Güneş Tapınağı bulunmaktadır.

Contact

  • Mardin-Merkez